HABER/YILMAZ PARLAR
ANFAŞ
16 -19 Ocak 2019 30. Uluslararası Konaklama ve Ağırlama
Ekipmanları İhtisas Fuarı, 30. Hotel Equipment-
26. Uluslararası Gıda ve İçecek İhtisas Fuarı
(26. FoodProduct) fuar kapsamında Başkanlığını
Celal Toprak’ın yaptığı EGD Ekonomi
Gazeteciler Derneği etkinliği “869 Yerliyse
Yeriz.”Paneli düzenlendi.

Oldukca
hiperaktif geçen panelin Açılış konuşmasını
ANFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bıdı yaptı.
EGD Başkanı Celal Toprak’ın moderatörlüğünü
üstlendiği panelin panelistleri Türkiye
Aşçılar Federasyonu Başkanı (TAFED) Zeki Açıköz,
Antalya Gastronomi Eğitimciler Birliği Derneği
Başkanı (AGEB) Mustafa Erol, Türkiye Otel Satın
Alma Yöneticileri Derneği Üyesi (TÜRSAD) Dr.
Salih Tellioğlu, TÜRSAB Başkan Vekili Hasan
Erdem ve TV Tarım Editörü- Program Sunucusu İrfan
Donat’dı.
Nedir
869-Niçin yerli malı ?
Atatürk’ümüzün
1923 yılında İzmir İktisat Kongresi'nde
ekonomimizin bağımsızlığının korunması için
yerli mallar üretilmesi ve kullanılması kararını
uzun süre sonra hatırlar olduk.
Son
derece basit ekonomi kurallarınca; ithalatın
ihracattan fazla olması, bağımlılığı, işsizliği
ve yoksulluğu yaratır. Ülkemizde İthalatın İhracat
karşısında fazla olması dış ticaret açığın
sıkıntı yaratan boyutlara gelmesi, yerli malların
kullanmasıyla, dış borç yükünden kurtulmak
ve sermaye birikiminin sağlanması ihtiyacını
doğurmuştur.

İstihdamın artması ile işsizliğin ve yoksulluğun
azalması, vergi ve harçların Türkiye
ekonomisine katkı sağlaması şeklinde fayda
faktörleriyle birlikde; Dünya da oluşan
ekonomik ve siyasal olumsuzluklardan etkilenmemek,
firmalarımızın küresel dünyada varlık
göstermesi şart olduğu önümüzde koca gerçeğini
görmemiz gerekiyor.
Alınması
gereken tedbirler ve ekonomi koşulları herkesce
malum ancak uygulanabilirliği sağlamak
zorunludur.

Teknoloji konusunda dışa bağımlılığı bıraktıracak
ARGE’ye ayrılan kaynakların artırılması
ve rekabet avantajı sağlamamız lazım.
Ürünlerin
Barkod numaraların ilk üç rakam Ülke kodunu gösterir.
869 rakamı Dünya ürün kod göstergesinde Türk
ürünleri olduğunu işaret eder.
Moderatör
Celal Toprak, Bu zirveyi düzenlemekteki temel amaçlarının
yerli ürün kullanımının kitleselleştirmek
daha fazla insanla buluşturma ve farkındalık
yaratmak olduğuna vurgu yaparak “Bu ülkede her
türlü imkan mevcut, bunları bir araya getirip
doğru ve programlı bir şekilde ilerlediğimizde
kimsenin bizimle baş etmesi mümkün değil”
diyerek bu zirveye gelen, katılım gösteren ve
takip edenlerin çok önemli bir misyonun çok kıymetli
parçaları olduğunu belirtti.
İrfan
Donat: “Markalaşma Zinciri Oluşturulmalı.
Yerli ve mili kelimelerini çok sık kullandığımız
bir dönemde, döviz kuru dalgalanması yüzünden
ithalat girdileriniz çok arttı ve bu da bir
tezatlık oluşturuyor. Üretimimiz düştü,
motivasyonumuz azaldı bu da en çok tarım sektörünü
vurdu. Bugün üreticilerimiz geçinmenin
ayakta kalmanın derdinde. Ama asıl yapılması
gereken katma değerli ürün yaratmak ve markalaşmak
bu yönelik devlet politikaları üretmek gerek”
dedi
Bu
projenin başarılı olması için sürdürülebilirliğin
de çok önemli olduğuna dikkat çeken Donat
“Markalaşma adına yapılması gerekenler dün
yapılmadı ama, şimdi zamanı, bugünden bu ateşi
daha da arttırmalıyız. Çok önemli ürünlerimiz
var ama maalesef dünya coğrafik tescil
listesinde sadece üç ürünle yer alıyoruz.
Oysa bunları onlara yüzlere çıkarttığımız
zaman ürünlerin katma değeri bir anda %20-30
artıyor. Bu projenin siyaset üstü kabul edilip,
devlet politikası haline gelmesi, orta ve uzun
vadede içinde bilim, Ar-Ge, inovasyon, pazarlama
ve insan kaynağı olacak şekilde zincire dönüştürülmesi
gerekir. Dünya bunu başardı, biz neden başarmayalım.”
Açıklamalarında bulundu.

Türkiye’nin ‘Beyaz Kelebekleri’ olarak
ifade eden Zeki Açıköz, '869 Yerliyse Yeriz'
kampanyasının biraz da vefa duygusuna dayandığına
dikkat çekti. Açıkgöz; “Türkiye’nin
uluslararası barkod kodu olan 869 sadece bir
numara değil, bir vefa anlamı da taşıyor. Çünkü
bizim bu ülkeye bu vatana borcumuz var. Atalarımız
bu ülkemiz için bizler için savaştı, can
verdi. Peki biz ne yapabiliriz? Biz de bu ülkeye,
bu ülkenin değerlerine, ürünlerini, ürettiklerine,
üretenlerine sahip çıkmamız, korumamız,
kollamamız gerek. Yerli üreticilere sektör ayrımı
yapmadan sahip çıkmalıyız. İthalatçılarımız
kızmasın, darılmasın ama biz önce yerli üreticimizin
yanındayız. Çünkü önce can sonra canan anlayışını
savunuyoruz.”ifadelerinde bulundu.

Türkiye’de
10 bine yakın seyahat acentasını temsilen
zirveye katılan TÜRSAB Başkan Vekili Hasan
Erdem de, '869 Yerliyse Yeriz' projesini çok önemsediklerini
belirterek özellikle gastronomi turizminin gelişmesi
adına bu projenin büyük bir önem arz ettiğinin
altını çizdi. Türk ekonomisi ve özellikle
cari açığın kapatılması noktasında turizm
sektörünün büyük bir öneme sahip olduğunu söyleyen
Hasan Erdem, bugün Türkiye’nin dünya
turizminde rekabetçi bir ülke olduğunu bunu gıda
ve tarımda da başarmamak için hiçbir sebep
olmadığını şu örneklerle zirve katılımcılarına
anlattı: “Türk turizmi olarak dünya mirasının
sayılı örneklerinin olduğu bir coğrafyadayız
ama bu coğrafyamız aynı zamanda gastronomi
anlamında da tarihi bir beşikteyiz. Bunu
kullanmak ve bunu turizmle entegre hale getirmemiz
gerek. Her şeyde olduğu gibi bu işte de bir
formül var. Çünkü her türlü ürün ve
zenginliğimiz var bu formülü bulup artık değer
yaratacak, markalaşacak projelere dönüştürmeli
dahası bunu ekonomik girdiye çevirmeliyiz. Yerli
ürünlerimizin gücü bu anlamda yadsınamaz. Yöresel
lezzetlerimizi, unutulan değerlerimizi tekrar gün
yüzüne çıkartıp bunu milli isimlerle markalaştırmak
ve gastronomi turizmine kazandırmamız gerek.
Çünkü yerli olmak demek, milli olmak demek
evrensel olmamıza engel değil. Türkiye’nin
lezzet ülkesi olduğunu anlatmamız lazım. ”

Zirve’nin
Antalya’da gerçekleşmesinden dolayı bir
anlamda ev sahiplerinden de olan Antalya
Gastronomi Eğitimciler Birliği Derneği Başkanı(AGEB)
Mustafa Erol, zirvenin çıkışı, isminin
hikayesi ve bundan sonraki yapılaması
gerekenlere “ Üretimin olduğu yerde huzur ve
mutluluk olur. Biz de bu gerçekten daha yerli ve
milli kavramları bu kadar dillerde pelesenk
olmadan önce ne yapabiliriz? diye düşünürken
geliştirdiğimiz bir kavram oldu. Çünkü artık
karamsarlığı bırakmalıyız, biraz da güçlü
taraflarımızı görmeliyiz, bunlardan kendimize
motivasyon yaratmalıyız. Evet eksiklerimiz,
hatalarımız olmuş geçmişte ama artık bir şeyler
yapılmalı. Biz de bunu yapmaya çalıştık. Bugün
Antalya’da 3500 şef aşçı var, bu bile ciddi
bir itici güç. Çünkü yerlilik kavramı önemli
bir gücümüz biz de gücü bugün burada olarak
ortaya koyduk. Üretime destek vermek, yerli ürünleri
tercih etmek ve kullanmak bu ülkenin yaşadığı
acılara, sıkıntılara yönelik yapılacak en büyük
fedakarlıktır.” Sözleriyle, marka değeri yüksek,
inovasyon tabanlı ürünlerle ön planla çıkmamız
bizlerin değil tüm dünyanın yiyebileceği ürünler
geliştirmemiz gerekdiğini söyledi.
Türkiye
Otel Satın Alma Yöneticileri Derneği Üyesi (TÜRSAD)
Dr. Salih Tellioğlu, Döviz kurundaki yaşanan
dalgalanmaların ülke ekonomisine ve de özellikle
yerli üreticilere ciddi ekonomik kayıp yaşattığını,
yerli ürünlerimizin kalitesinde, lezzetinde hiçbir
sıkıntı olmadığını bu konuyu da avantaja çevirmek
gerektiğini belirtdi.
Tellioğlu,
“Kendim satın alma yapan birisi olarak yerli ürünlerimizi
almakta hiçbir sıkıntı yaşamıyorum. Kendi üretimimizdeki
ürünlerin lezzeti ve kalitesi, tadına diyecek
yok ama bunun istenen seviyeye ve markalaşmaya çeviremediğiniz
anda tercihler değişiyor. O yüzden markalaşma
çok çok önemli ve sektörün çıkışı buna
bağlı. Örneğin bunu yerli muzda başardık.
Devletin doğru politikaları sayesinde bugün muz
üreticilerinin yüzü gülüyor, insanlar ekim
alanlarını arttırdı. Hatta pek çok otelci muz
üretimi işine girmeye başladı. Yerli muzun
zaten tadı, lezzeti ve aroması noktasında zaten
sıkıntımız yoktu. İşte bu tür örnekleri ürün
bazlı olarak arttırmalıyız bunu bir devlet ve
üretim politikası haline getirmeliyiz,
gastronomiyi biraz da ekonomik temelli bir değere
dönüştürmeliyiz. Umarız ‘Yerliysek Yeriz’
sloganı hem üretim hem de markalaşma adına bir
fitili yakar ve daha çok milli markamızla dünya
pazarında yer almamızı sağlar.”şeklinde açıklamalarda
bulundu.
Sektöre yerli ürünlerle hizmet veren Öztiryakiler
Yönetim Kurul Başkanı Tahsin
Öztiryaki’de toplantıya katıldı. İstek üzerine
kürsüye davet edildi
İDDMİB
Başkanı Tahsin Öztiryaki, Türkiye'de endüstriyel
mutfak ürünleri pazarının son yıllarda büyüme
trendi içerisinde olduğunu söyledi. Avrupa
rakiplerini geride bırakan Öztiryakiler olarak
125 ülkeye ihracat yaptıklarını açıkladı.
Toplantı sonrası standı gezildi.

İnteraktif bir şekilde geçen toplantıda katkıda
bulunanlarla birlikde sorular cevaplarla devam
etdi. Ayrıca 869 kullananlara TAFED Türkiye Aşcılar
Federasyonu tarafından plaketler verildi.